Uludağ-Diamond Varyant
Tarih: 1 Mart 2020
Ekip: Esin Şimşek- Sumru Tamer
Kulüp: Ytüdak
Diamond Varyant, bu sene kar görebildiğimiz ve Esin ile yaptığımız son faaliyet olmuştu. Mayıs/Haziran’da kazma sallayabilme hayallerimiz pandemiden dolayı gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Bari eski faaliyetleri hatırlayalım.
1 Mart’ta gittiğimiz Uludağ’a sezon boyunca çok az kar yağmıştı ve Diamond’daki kayalar rotanın girişinde de, ikinci ip boyunda da normalden çok daha açıktaydı. Bu da aslında rotanın bazı yerlerini kar rampası olmaktan çıkarıp kayayla oldukça haşır neşir olunan, belki de Uludağ standartlarına göre fazla sayıda malzeme (5 tane!) atmamızı sağlayan koşulları yaratmıştı.
Önceki günlerde soğuk havada yoğun yağan kar ise yatık kısımlarda diz boyu tozun içinde kaya kaya adeta yüzerek yükselmemize sebep oldu. Kazma tutan kara rast gelmek çok az nasip oldu ama sürpriz bir şekilde kornişten hemen önce iki metrelik sert buza denk gelince rotada çoğunlukla kaya olmak üzere toz kardan, ara ara sert kara ve son olarak da buza her türlü koşulda tırmanmış olduk.
Diamond’un diğer rapor ve topolarına baktığımda geçtiğimiz birçok yerin karlar altında olduğunu görünce, belki de rotayı bu koşullarda çıkmış olmamızın rotayı daha keyifli hale getirmiş olabileceğini düşündüm.
Ayrıca 8 Mart’a yaklaşırken rotayı Esin ile beraber çıkmış olmamız da ayrı bir “bad-ass”lik katmıştı. (Ege’ye deli gibi hasta olup ateşler ve öksürükler içinde geri dönmek zorunda kaldığı için teşekkür ediyoruz. Çektiğim ipin ucunda Ege yerine bir çanta gelince bir an endişelendim gerçi..)
Bu arada bu rota yıllar evvel, miks ile ilk defa tanıştığım rotaydı. Artçı olarak tek yürüyüş kazmamla ilginç hareketler yaparak, heyecandan nefes almayı unutup tek nefeste tırmandığımı hatırlıyorum. Eğer zirve fotoğrafım şöyle olmasaydı, bu sefer gıcır teknik kazmalarımla çok daha havalı görünebilirdim belki…
Teknik rapora gelince, Ege hasta ve sefil halde rotanın dibine kadar eşlik etti. Yaklaşık 40 dakikalık yürüyüşle rotanın dibine geldik. İlk kısmında biraz kaya devamında da toz kar görünümü olduğu için hemen malzemeyi yapıştırıp istasyon kurduk, ilk ip boyuna daldım. Kısacık ve kolay kaya kısmından sonra pek de keyif vermeyen toz karda yüzerek, sertleşen yerde de t profili çakarak görünen kayalara kadar gittim. Karı kazıp güzel bir istasyon kurmam biraz zaman aldı.
Ege ve Esin’i artçı olarak beklerken, çektiğim ipin ucundan Ege yerine bir sırt çantası geldi, Ege’nin ateşi yükselmiş geri dönmüştü. Rotanın ikinci ip boyuna dümdüz yukarı doğru devam ettim, soldaki etaptan gitmedik. Kayaların geçen senelerde tırmandığımdan çok daha açıkta olması miks hissiyatını güçlendirmişti. Ballıkayalarda dry çalışmak baya işe yaradı, kayadaki minik noktalardan yükseldim ve iyi malzeme attım. Kaya kısımları toz karla sonlandığı için karlı kısımlar hiç malzeme atamadığım için daha zorlayıcı oldu. İp sürtünmesi çok artınca kornişten önceki kaya etabını bitirip güzel bir istasyon kurdum. Önümde kayaların baya açıkta olduğu etabı bu kadar sürtünen bir iple geçmenin zor olacağını düşündüm.
Esin de istasyona geldikten, fotoğraflar çekilip kahvelerimizi yudumladıktan sonra devam ettim. Kaya etabı bitti ve korniş göründü. Kornişten önce 4–5metrelik dik ve baya sert bir etap vardı. Kramponlarımın burnunun sadece ucunun girdiği, geçen aylardaki Erzurum- donmuş şelale faaliyetini biraz anımsatan sertlikteydi diyebilirim. Yumuşak yerine t profili zorla takıp, sola kornişin altına geçtim. Saat ve karın sertliği korniş için idealdi. Bütün rotanın toz kar olup kornişli son kısmın sert olması gerçekten büyük bir şanstı ve rotanın, kayalı yerlerinin yanında en zevkli yerlerinden biriydi.
Kazma ve deadmen ile yukarıda istasyon aldıktan sonra Esin de geldi. Böylece son derece keyifli bir tırmanışla günü noktaladık.