Sivridağ Kuzeydoğu Rotası
Teknik Rapor: İsmet İnan ve Kübra Akdeniz ile beraber 8 Kasım 2023 saat 06.20 de Alpinist Camping’den çıkıp 07.00 de Sivridağ’ın Kuzeydoğu hattına girdik. İlk iki saat topolarda 3+, 4 arasında değişen kısımları serbest gittikten sonra saat 09.00’da 5 derece denilen bacada ip açtık. Bacada bir kum saatine ara malzeme olarak perlon bırakılmış, son bölümüne yakın da bir sikke var, bu malzemeler rotanın derecesini bence 4+ ya düşürdü. Saat 10 da üçümüz de ilk ip boyunu bitirdik. 12.30 a kadar 4 lük kısımları free gittik. İkinci ipi ise duvarın dimdik göründüğü bir kısımda açtık, derecesi 4+ idi. Saat 13.00 da istasyonu kurmuştum ve Kübra ile İsmet yanıma gelmeye başlamışlardı. Daha sonra 4’lük kısımları serbest gittikten sonra saat 16.20 de bir ip boyu daha çıkmaya başladık, slab giden bu ip boyu çıktığımız en zor ip boyuydu, Sivridağ’da çıktığım diğer rotalara kıyasla 5+ dereceli diyebilirim. Saat 17.40 ta İsmet ve Kübra yanıma ulaşmıştı. Saat 18.00 civarı free kısımları tırmanıyorduk. Saat 18.30 da planlanmış bivak noktasına ulaştık. Ertesi gün 09.30 da tırmanışa başladık. Öncelikle free etapları geçtik. Bazı yerlerde 4+ lık bölümler geçtik ve 5- derecelik hamleleri olan çok kısa etaplarda kısa da olsa ip açtık, yaklaşık 3 kere. Sonra 5- lik bir ip boyu daha çıktık. Free etaplardan sonra tekrar 5- lik bir ip boyu daha çıktık. Yine 4 ve 4+ arasında değişen etapları free gittikten sonra saat 17.00 civarı rotanın sonuna vardık. İnişi tam olarak bilmediğimiz için inişe geçmeden önce bir kere daha bivak yapmaya karar verdik. Ertesi sabah 8 civarı yola çıkıp 12 civarında kampinge vardık.
Kullanılan Malzemeler: 60 metre çift ip, 1 takoz set, 1 cam set, (3 litre, 3 litre ve 4,5 litre) su, iki bivak, ilk yardım battaniyeleri, kişisel emniyet malzemeleri
Ayrıntılı Rapor: Yaklaşık iki sene süren ciddi sakatlıklarım sonrasında Sivridağ’da ilk defa elim kayaya değdi. Elim tam iyileşmeden kolay dereceli ama beni zorlayıcı şeyler tırmanmak istiyordum. Bu yüzden Sivridağ’da bir hafta kadar kendim geleneksel rope solo tırmandım. Sonrasında da bir hafta kadar uzun zamandır beraber dağ faaliyeti yapalım diyip yapamadığımız sevgili İsmet İnan ve Maviş ile geleneksel tırmanmaya devam ettik. Önce yalnız çıkmak için gözüme kestirdiğim Sivridağ Kuzeydoğu hattını İsmet ile çıkmaya karar verdik. Daha sonra ekibe sevgili tırmanış partnerim Kübra Akdeniz de katılınca harika ekibimiz tamamlandı. Rota uzun olduğu için planlı bivak yapmayı düşündük. Bu yüzden yanımıza bolca su (İsmet ve Kübra 3’er litre, ben 4,5 litre) ve erzak (kola ve çekirdek de dahil!) alıp sabah 06.00 civarı Alpinist Camping’deki arkadaşlarımızı ve köpeğimiz Maya’yı uyandırmamaya çalışarak yola koyulduk.
Çeşmenin oradan başlayan patikadan Kuzeydoğu sırtının başladığı yere yaklaşımımız yarım saat kadar sürdü. Önceki gün bütün malzemelerimizi rotanın dibine istiflemiştik. Kurt sandığımız çünkü sürekli bize doğru yaklaşan ikişer çift gözün sadece köpek olduğunu fark edince bir oh çektik.
Sırtı tırmanmaya saat 7’de hava aydınlanmaya başlayınca başladık. İlk free gidilen hat çürük dik bir kulvardı. Bu kulvar hemen sırtın üzerine vardı. Saat 8 civarı sırttaki III ve IV dereceli kayalardan yükseliyorduk.
Saat 9’a geldiğinde sırt dik bir sektör ile kapandı. Rotanın dibinden bakınca ortada kalın bir prusik görünüyordu. Baca şeklinde başlayan hat, ipin orada sağa V derecelik bir geçişle devam ediyordu. Slabda malzeme imkanı olmadığı için muhtemelen bir kum saatine takılmış bu prusiğe klip yapıp sağa geçtim. Sonrasında dik bacada devam ettim. Yine sağa geçilen dik bir bölümde paslanmış bir sikke bulup klip yaptım. Bu hazır malzemeler rotanın derecesini bence IV+ ya düşürdü.
Saat 10 da hepimiz ip boyunu bitirmiştik. Daha sonra çantalarımızın ağırlığını hissederek 12.30 a kadar yine 4 lük kısımları free gittik. Çantalarımız bende 7 kilo civarı Kübra ve İsmet’de ise 9 kilo civarı vardı. Duvarın yine dikleştiği fakat ilk ip boyundan farklı olarak dimdik olduğu bir yerde yine ip açtık. Bu hat aşağıdan göründüğünden çok daha kolaydı, ayak ve tutamakları boldu, sadece dikti ve IV+ dereceydi. Hattın sonunda sola doğru geçip yükselerek istasyon aldım, saat 13.00’da istasyonu kurmuştum ve İsmet ile Kübra yanıma gelmeye başlamışlardı.
Daha sonra yine bu sefer biraz daha zorlayıcı gelen IV lük kısımları ip açmadan yani free gittik. Aradaki zor hamleler ağır çantalarla bize biraz zaman kaybettirdi diyebilirim
Bu free kısımları uzun bir süre boyunca gidip 16.30 da tekrar ip açmamız gerekti. Bu hat önce bir bacadan başlıyordu ve daha sonra tamamen slab ve dimdik bir kısma çıkıyordu. Buradaki slab kısım bize biraz zaman kaybettirdi, zira biraz fazla zaman harcayarak uygun malzeme atmaya çalıştım. Tam bir malzeme atmıştım ki bastığım ve slab kısımdaki tek çıkıntı yapan yer ayağımın altında oynadı. Biraz yusuf yusuf olduğumu söyleyebilirim, neyse ki üste malzeme atmıştım son anda. İpin sürtmesiyle de zorlanarak tamamen yüzeylere basarak birkaç hamlede kilidi geçtim. Yukarıda ise bizi başka bir kilit bekliyordu. İstasyon yeri ararken iyice sağa geçtim ve çıkıntı yapan oynayan bir kayanın üzerine tüneyerek elimde kalan son malzemelerle istasyon kurdum, zira kilitteki oynayan kayadan sonra biraz strese girip her tarafa malzeme atmaya başlamıştım. Saat 17.40 ta İsmet ve Kübra yanıma ulaşmışlardı. Bu slab hat Sivridağ’da çıktığım diğer rotalarla kıyaslarsam V+ idi diyebilirim.
Her ne kadar elimizdeki topo ve fotoğraflara baksak da (sadece Tunç Fındık’ın sitesindeki topo ve Yılmaz Sevgül’ün rehberindeki topolar vardı elimizde) tam olarak nerede olduğumuzu kestirmek zordu. Daha sonra saat 18.30’a kadar IV lük ve zaman zaman IV+ lık hamleleri olan free kısımları çıktıktan sonra planladığımız gibi bivak yeri aramaya başladık. Ben üç kişinin çok rahat sığabileceği bir yer bulduğuma inandım ve salon salomanje bir yer buldum diye neşelendim. Fakat gerçekler öyle değildi. Bulduğum yere 3ümüz ayakta zor sığıyorduk. Alpinist Camping’deki arkadaşımız Hüseyin’den aşağıdan fenerlerimizin fotoğrafını çekmesini istedik ve böylece aşağıdan harika bir fotoğrafımız olmuş oldu.
Fotoğrafa göre, Sivridağın doğu yüzündeki geniş setin daha üstlerinde zirveye baya yakın bir yerdeydik ve ertesi gün tek ip boyu çıkarsak zirveye varacağımızı düşündük. (Videolarda sürekli son ip boyu diye bağırdığımı duyabilirsiniz, en az 4 kere.) Etrafa malzemelerimizi asarak bivak yerimize yerleştik. İsmet gururla taşıdığı çekirdeklerini çıtlatmaya başlamıştı bile, ben de fısst diye kolamı açtım içtim.
Hazır yemekleri ve jelibonları mideye indirdikten sonra uyku aşamasına geldik. Uykuyu geçtim yemek yerken bile bivak yerimize sığmıyorduk. Sonuçta bütün geceyi İsmet neredeyse duvardan aşağı sarkarak, Kübra ilkyardım battaniyesiyle boğuşarak ve ayakları yüksek bir kayanın üzerinde takla atar vaziyette durarak, ben en altta kalan ayaklarımı sürekli havaya kaldırıp herkesi uyandırıp döndürerek bir şekilde geceyi geçirdik. İsmetin duvardan aşağı sarkan başı sabah olduğunda her nasıl olduysa bizim tarafımıza geçmişti bu boğuşmanın sonunda. Sabaha doğru titreyerek uyandım. Çünkü sabah 5 civarı uyumaya başlamıştım. Saat 5 te kafamı bivaktan çıkarıp dışarı baktığımı ve güzelim Antalya ışıkları ve denizdeki tankerlerin ışıklarının kesif bir sisle kaplandığını görmüştüm.
Ertesi gün yağmur yağacak diye düşünmüştüm. Yağmur yağmadı ama güneş de gelmedi. Her taraf bulutlarla çevrilmişti. Titreyerek duvarın üstünde güneşli yerleri aradım. Bu sırada İsmet ve Kübra da bivak noktasında benden boşalan yeri sıvı gibi doldurmuş ilk defa fosur fosur uyumaya başlamışlardı. Sat 8.30 gibi herkes uyandı. Zengin kahvaltımıza kahve yerine sevgili kolam eşlik etti.
Zirveye çok yakın olmamızın rehavetine kapılarak biraz ağırdan aldık ve tırmanışa anca 09.30 da başlayabildik. Bazı yerlerde 4+ lık bölümler geçtik ve 5- derecelik hamleleri olan çok kısa etaplarda kısa da olsa ip açtık, yaklaşık 3 kere, çünkü bu bölümleri ağır çantalarla geçmek oldukça zordu. Sonraki kısımları pek hatırlayamamakla birlikte, her aşamada “bu ip son ip boyu” dediğimizi hatırlıyorum.
İki tane V- lik ip boyunda tamamen ip açtıktan sonra acaba kuzey duvarına mı girdik diye düşünmeye başladık. Her seferinde önümüze dik bir duvar çıkıyor ve her seferinde duvarın sağından solundan dolanarak free geçecek etaplar bulmaya başlıyorduk. Bu arayış bize oldukça zaman kaybettirdi.
Sonunda zirveyi gördüğümüzü sandığımız bir noktaya varmak için baya sağa geçtik. Burada da IV ve IV+ derecelik kısa hamleleri olan free etaplar gitmeye başladık. Her gördüğümüz zirvenin arkasında yeni bir zirve vardı.
Sonunda en uca ulaştık ve babaların olduğu rotanın sonundaydık işte. Fakat saat neredeyse 4.30 olmuştu. Zirvede de oyalanınca saat 17.00 oldu ve dönüş yolundan emin olmadığımız için tekrar bivaklamaya karar verdik. Bu arada zirve diyorum fakat rotanın sonu gerçek zirve değil. Gerçek zirve çok daha ileride. Bivak yeri ararken zirve sırtında ağaçlık bir yer, ağaçların dibinde de “genişçe” bir bivak noktası bulduk. Taşlık bu bivak noktasına bütün iplerimizi ve perlonlarımızı serip takoz ve cam lerden yastık yaptıktan sonra bu sefer gerçek bir uyku çektik.
Sabah tabii ki titreyerek uyandım. Çünkü ilkyardım battaniyesi kendi ısımdan sırılsıklam olmuştu. Bu sefer rehavete kapılmayıp, kahvaltımızı son kalan jelibonlarımızla yaparak 08.00 de yola çıktık.
Dönüş rotası zirveye doğru gitmiyor. Rotanın sonundaki babalardan hemen aşağıya Kuzeybatı yönüne iniyor. Bir patika yok ve genelde slablardan aşağıya iniyor. Fakat tek tük de olsa babalar var ve yine tek tük de olsa ağaçlarda perlonlar var. Bu perlonlar yanıltıcı olabiliyor. Perlonlar yerine babaları bulmak daha sağlıklı olacaktır.
Biz zor görünen bir kulvarda ve 60 metrelik bir yardan aşağıya inmek için iki kere ip açtık. İkisinde de ağaçta perlonlar vardı. Daha sonra İsmet’in mükemmel yol bulma yeteneği sayesinde bir dere yatağına ve oradan da Likya Yolu işaretlerinin olduğu bir patikaya çıkıp saat 12 civarında Alpinist Campinge vardık.
Şu an İsmet bivaktan kalan çekirdeklerini hala çitliyor, Kübra morluklarına krem sürüyor, ben de biraz abartıya kaçıp kilolarca aldığım aburcuburları İstanbul’da faaliyet sonrası gelen depression eating hissiyle yiyip duruyorum.
Faaliyetimizi mümkün kılan Alpinist Camping’den Ayla Abla ve Hüseyin’e çok teşekkürler.
Faaliyete ilişkin videoya şu adresten ulaşabilirsiniz: